Dünyanın hiç bir yerinde Türk yemekleri kadar güzeli yoktur. Gittiğiniz her yerde mutlaka Türk lokantası bulun..
Hiç bir ülkede damak tadınıza uygun yiyecek bulamazsınız. Boşuna para harcamayın. Her ihtimale karşı yanınızda peynir, zeytin, sucuk, ekmek, çay, kahve falan taşıyın.
Nasıl kesildiği belli olmayan etlere, nerede yakalandığı bilinmeyen deniz ürünlerine, tatsız peynirlere, parlak renkli sebze ve meyvelere el bile sürmeyin.
Türkiye’nin suları dururken sağda solda ne idigü belirsiz sular içmeyin. Çantanıza bir kaç şişe su atın.
Türk rakısı dururken ne o öyle şaraplar, likorler, viskiler, votka, rom, bira falan. Ağız tadınızı ve midenizi bozmaya değmez.
Sakın ola turistik noktaların dışına çıkıp sokaklarda, parklarda, gösteri salonlarında vaktinizi harcamayın.
Barlarda canlı müzik eşliğinde kokteyller içip kazıklanmayın. Kafelere, restoranlara paranızı kaptırmayın.
Sokaklarda satılan, yiyecek içeceklerden uzak durun.
Her şeyiyle cennet gibi ülkemiz dururken paranızı ve zamanınızı gavur ellerde harcamayın.
Tarihse tarih, doğaysa doğa, yemekse yemek. Her seyin en iyisi ve ucuzu Türkiye’de. Dil problemi de yok. Önce Türkiye’yi dolaşın. Not: Ironi, sarcasm, oksimoron içerir. Fotoğraf: Ostia, Roma sahilinden.